Bize ait olan şeyler... mesela bir araba ya da bi ev en basitinden bir eşya belki sahip olduğumuz daha nice şey ya da sahip olduğumuzu düşündüğümüz... Tam olarak bize ait olan tek birşey var o da ruhumuz, benliğimiz. Elimizden alındığı taktirde bir hiçe dönüşeceğimiz tek şey, karakterimiz. Ahmeti Ahmet, Ayşeyi Ayşen yapan şey ne arabası ne de başka bir şey sadece benliği. Bu kadar değerli bir şeye sahipken neden onu böylesine başkalarının kölesi yapmak, ona bu kadar hunharca davranmak? En kıymetlini neden biri ya da bir şey yüzünden değiştirmek, ezip geçmek?
Öz saygını yitirdiğin an bir hiçe dönüşürsün.Telafisi yok. Bir kere yitirildi mi geri kazanılmıyor ne yazık ki.Bir beden belki gördüğümüz ama ruhsuz....
Bazı ruhlar başkalarına amade. Böylelerinin arkasına sığındığı bir kavramdır sevgi, aşk."Onun için değiştim" --> "O istiyor diye artık ben, ben değilim". Sen kim oldun? Nasıl biri? Kimin istediği? Böyle bir değişim mümkn mü? Bir insan kendinden nasıl bu kadar taviz verebilir? Onun sevdiği sen değil, kendi eliyle yarattığı kişi. Senden geriye kalan tek şey bedenin. Acınası bi durum. Güzel bir beden, ona yüklenen karakteristik ve karşınızda ideal sevilebilecek insan hem de el yapımı. Ismarlama sevgili, ne kolay. Bu tip bişeyin kabulu bence çok aşağılayıcı. Kimsenin ruhu bir başkasına köle olmamalı. Belki de tek sahip olduğumuz şeyi korumalıyız.
Greenpeace eylemcileri, Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı önünde genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) karşıtı bir eylem gerçekleştirdi. İnek kostümü giyen bir eylemci, sürdüğü silindirle, yere atılmış sembolik GDO’lu mısır koçanları, yumurta, süt ve yoğurt kutularının üzerinden geçti.
Aralık ayında 13 GDO'lu mısır çeşidinin yem amaçlı kullanılmak üzere ithal edilmesine izin veren Biyogüvenlik Kurulu, şimdi de 9 yeni GDO'lu mısırın ithalat başvurusunu inceliyor ve yasa gereği kamuoyunun görüşüne başvuruyor. Greenpeace olarak bileşeni olduğumuz 'GDO'ya Hayır Platformu' ile birlikte, bu mısır çeşitleriyle ilgili bilimsel görüşümüzü hazırlıyoruz. Önümüzdeki hafta bu sonuçları kamuoyuyla paylaşacağız.
© Caner Özkan / Greenpeace
Mısırdan patatese, soyadan şeker pancarına kadar 30 GDO çeşidi gıda amaçlı kullanılmak üzere izin bekliyor. Bugün hayvan yemi olarak gündemimize giren GDO'ları, önümüzdeki günlerde doğrudan insan gıdası olarak soframıza getirmeye çalışacaklar ama artık yemezler!
Seçmek özgürlüktür!
GDO'lu gıdalar her geçen gün daha büyük bir tehdit haline geliyor, GDO'lu ürünlere karşı tüketicilerin dikkati kırılmaya çalışılıyor. Oysa bilimsel, etik, dini veya kişisel sebeplerle GDO'ları istemeyen bir kamuoyu var. Her vatandaşın ne yiyip içtiğini bilme ve ona göre seçme hakkı var. Ancak halkımız tükettiği et, süt, yumurta gibi temel besin maddelerinin elde edildiği hayvanların GDO'lu yemle beslenip beslenmediğini bilme hakkından mahrum bırakılıyor.
Tarım ürünlerinin laboratuvarda üretilen çeşitler haline gelmesi, tohum ve kimyasal ilaç üreticisi çokuluslu şirketlere bağımlılığını artırarak, geleneksel çiftçilikte ve yerel türlerin kullanımında olumsuz etkilere neden oluyor.http://www.greenpeace.org/